RESİM DÜNYASI
ANA SAYFA  
  SANAT
  İLETİŞİM
  HARİTA / UYDU FOTOĞRAFI
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  RESAMLARIN HAYATI
  SANAT - DÖNEMLER
  => YUNAN VE ROMA'DA RESİM
  => ORTAÇAĞDA RESİM
  => BİZANS (DOĞU ROMA İMPARATORLUĞU) RESMİ
  => GOTİK RESİM
  => TÜRK RESMİ
  => PALEOLİTİK DÖNEM RESİMLERİ
  => ERKEN BAROK RESMİ
  => BAROK RESMİ
  => YÜKSEK RÖNESANS RESMİ
  => YÜKSEK BAROK RESMİ
  => RÖNESANS RESMİ
  => ROMAN ESKİ RESİM
  ANKETE KATIL
  İLGİLİ BAĞLANTILAR
  ARA
  FAYDALI LİNKLER
  HABER SİTELERİ
  TELEVİZYONLAR
  DERGİLER
  RADYOLAR
  SPOR SİTELERİ
  GAZETELER
  KÜLTÜR SANAT SİTELERİ
  ARADIĞIN HERŞEY BURDA
  GENEL KATEGORİ
  MSN- OTURUM AÇ
  GOOGLE' DE ARA
  WEB'DE ARA
  GÖRSEL ARA
  İNDİR
  ÖDEV KATEGORİSİ
  SANAL MÜZE
  HABER
  girdiler
resimart.tr.gg (TIKLA) antropolog.tr.gg (TIKLA) (resimart.tr.gg)........................(antropolog.tr.gg)
RÖNESANS RESMİ

RÖNESANS RESMİ

Yeniçağ’ın ilk sanat dönemi olma özelliğini taşıyan Rönesans; iki bölümde incelenebilir. Bunlardan biri, salt “Rönesans Resmi” başlığı altında, diğeri ise, “Yüksek Rönesans Resmi” olarak ele alınabilir. Söz konusu dönemin resmi, heykel ve mimariyle beraber üç açılımlıdır. Fakat bütünüyle Rönesans sanatını, dolayısıyla resmini algılayabilmenin en sağlam yolu, her sanat döneminde olduğu üzere; toplumsal gelişmeleri de irdelemeye çalışmaktır. Bu irdelemeyi 19.yüzyıldan beri yapılan araştırmalar temellendirir. Bu çalışmalar içinde önemlilerinden ikisi, Jacop Burckhardt ve Jules Michelet’in yaptığı çalışmalardır. Rönesans resmi, 14-16 yüzyıl arasında meydana gelmiş olup, İtalya’da ortaya çıkmıştır. Rönesans, Gotik ile Barok arasındaki dönemdir. Geneli itibariyle Rönesans ressamları, resimde o güne dek gelişmemiş olan özellikler üzerinde durdular. Bunların başlıcaları, duyarlı ve sağlam mekan arayışı, gerek çizgisel, gerekse renksel perspektifi sorgulamak, temasal boyutlar, portre olgusuna bakış, mitolojik resim ve diğerleridir. Aslına bakılırsa, mesela perspektifi sorgulayan ve önemli temeller ortaya atan kişi mimar Brunelleschi (1377-1446) olmuştur. Resim yüzeyi, illüzyon ve bunun yanına bir de mekan derinliği getirilince, Rönesans resminin özelliği ortaya çıkmaya başladı. Rönesans resminin dikey ve yataylara bağımlı kaldığını söyleyebiliriz. Hatta bu dikey ve yatayların mücadelesi şeklinde bir konstrüksüyonla belirginlik kazandığından bahsedebiliriz. Gerek figürler gerekse objeler, Rönesans resmi içinde tamamen nesneldiler. Pencereden görünen bir görüntünün, tıpkısına uyan bir özellikte gelişen resim çerçeveleşmeleri söz konusu idi. Rönesans’da düzlemsel olan Avrupa resmi, derinliği sorgulamaya henüz hazır değidi. Ayrıca resim kapalı bir konstrüksüyon meydana getirdiğinden, bu ancak resmin sağında, solunda, üstünde ve altında kompozisyonun devam etme isteğinden kaynaklanan bir hisseddilişle açılımlanabiliniyordu.

Özellikle Floransa’da bir sanatçı Masaccio, sağlam mekan ve bu mekanlara yerleştirdiği tutarlı figürleriyle çok dikkat çekmiştir. Sanatçı Giotto’nun devrettiği resim sanatını, belli bir karizmaya ulaştırmıştır. Peşi sıra gelen Fra Angelico, Pierro Della Françeska, Paolo Uccello, Sandro Botticelli, Andrea Mantegna, Domenico Ghirlandaio da çok dikkati çekmiştir. Özellikle İtalya’da bu ressamlarla beraber atölyecilik ve bu atölyelerde verilmeye başlanan sistematik anatomi öğretileri epey bir önem taşır. Duvar resminden (fresko ve mozaik), tempera tekniğine ( yumurta akı+boyar madde+zamk), buradan da yağlıboyaya geçen resim sanatı, ilginç olan bu aşama atlamalarını Rönesans resminde gerçekleştirmiştir.

Rönesans resminde dikkat çeken bir başka boyut da Mitoloji Temasıdır. 15. yüzyıl başlarken başvurulan resim konularından birini de antik dünyanın çok tanrılı din olgusu sonucunda ortaya çıkan mitoloji oluşturur. Dini resimlere giremeyen çıplaklık, mitolojik temalar sayesinde resme girebilmiştir.Mitolojik temalar içinde işlenen hristiyanlık sembolleriyle ilginç bir senteze de yönelinmiştir. Adem ve Havva öyküsüne paralel, mitolojide de Venüs ve Mars’ın ilişkileri dile getirilmeye çalışılmıştır. Floransa’da 15.yüzyılda, ressamlar yeni teknikler bulup çıkarana kadar, kilise mekanlarında görülen resimlerin çoğu fresko oluşumlardır. Olağanca güçleriyle fresko resimleri yapan bu sanatçılar, gerçekçi bir gözle yapılmış kilise binaları içinde, gerçekçi çizgilerle dikkat çekmişlerdir. Freskolar böylece ilginç ve o denli de plastik görme alanları meydana getirmişlerdir. Direkt boyalarla duvara yapılan fresko resimlerinin en ilginç örneklerinden birini, Andrea Mantegna’nın Mantua’da “Ducale Sarayı” na 1465-74 yılları arasında yaptığı freskoları örnek gösterilebilir. Yine Domenico Ghirlandaio’nun Floransa’da 1480 yılına tarihlenen “Son Akşam Yemeği” freskosu da bu yönde önemlidir.

15.yüzyılda Floransa’da bir de portre ressamlığı çok dikkati çekici boyutlara gelmiştir. Söz konusu portrelerde karakterler baş, biraz da gövdenin profilden gösterilmesiyle ele alınmıştır. Daha çok stereotiplemelerin görüldüğü portrelerde bayan portreleri de bir hayli revaçta idi. 15. yüzyılın ikinci yarısında ise, ¾ profilden portreler daha ön plana çıkmıştır.

Venedik ve Yukarı İtalya’da ise durum daha farklı idi. 14 ve 15. yüzyıllarda Venedikli ressamlar daha çok Gotik resim formlarıyla içli dışlıydı. Venedik Yukarı İtalya’nın sanat merkeziydi. Dinsel olgunun sanata yansıtılmışlığı önemli idi. Venedikte 15 yüzyılda bir resim okulu vardı. Bu dönemin güçlü isimlerinden biri, Carlo Crivelli idi. Zerafete dayalı ve keskin süslemecilikten yana bir sistem geliştirmişti.

Rönesans resmi içerisinde, Kuzey Avrupa’daki duruma gelince; burada Hollanda’nın bir merkez teşkil ettiğini söyleyebiliriz. 15.yüzyıl Hollanda ressamları için, teknik anlamda, çizgisel perspektifin önemi büyüktü. Teknik olguya büyük bir katkı olan yağlıboya kavramını bulup ortaya çıkaran da bu dönem içerisindeki ressam Jan van Eyck olmuştur. Hollanda’nın o günlerdeki sanatına hakim olan naturalizmi Jan Van Eyck ile değil, çok daha önce, Gotik’in içinden doğarak meydana gelmiştir. Naturalizm, 14 ve 15. yüzyıl Fransız saraylarında, İtalyan sanatından gelen çeşitli etkilerle karışarak gelişiyor. Eyck Kardeşler’in sanatında da son şeklini alıyordu. Eyck Kardeşlerden küçüğü olan Jan, “Arnolfinilerin Düğünü” isimli resmiyle birçok yeni şeyi ortaya koyuyordu. Mesela sanatçı, ilk defa ve belirgin bir biçimde kendini de böyle anlık bir olaya muhatap ediyordu. Bunun da en belirgin kanıtı, resmin arka planında olan ayna idi. Kuzeyli bu sanatçı hemen hemen bütün Kuzeyli Rönesans ressamları gibi, ayrıntı ve detaya inmeyi ve bunu resimlerinde belgelemeyi çok seviyordu. Yanı sıra dinsel mistiklik daha zor terkediliyor, Kuzeyde... Bir de fotogerçekçi vurguları çok kullanıyorlar. Anlık (illüzyonist) hareketleri benimsiyorlar.

Kuzeyli ressamlarda, dini temalara gelince; bu tarz resimlerde dinin bir kisve anlayışından çok, sosyal birer kişilik ve ortam sanısını alacağımız resimlerle karşı karşıya kalıyoruz. Çünkü dinselliğin bıraktığı iz kadar, dini resimlerde, en az dinsellik kadar başka izler bırakan özelliklere de rastlanıyor.Mesela, mekan, perspektif, sosyal bina ve kişilerin gösterilmesi gibi... Bir dinsel resmin arka planı sıradan bir arka plan olsun diye olmuyor, tam tersine en az resmin ön planında gerçekleşen dini sahnenin kendisi kadar dikkat çekmeye başlıyordu. Jan van Eyck’in bir “Havva” resmine bakılacak olunursa, bu kişiliğin bile resimsel misyon olarak çok farklı olduğunu anlayabilirsiniz.Çünkü gözlem gücü ve figüre yüklenen kişilik işin boyutunun salt dinsel olmadığını anlamamızı sağlar.

Kuzeyde portre ressamlığına gelince; bu resimler, ya ¾ profilden ya da yarımfigür resimleridir. Bu resimlerde, bakışlar belli bir noktaya çok mat olarak dikilmiş, belirli bir ifadenin dışavurulduğu anı ortaya koyar. Fakat kostümlere bakılınca, bunların çok gerçekçi bir gösterimle verildiğine vurgu yapabiliriz. Hatta kuzeyin o detaycı yaklaşımının portresi yapılanda bile devreye girdiğini söyleyebiliriz. Yanı sıra bir de Dinsel kişi- Hayırsever kişilerin resimleri yapılmaktadır, kuzeylilerde... Burada da söz konusu kişilikler kendileriyle ilgili hareketler içindedir. Burada mekan içinde değerlendirildikleri taktirde bu tip resimlere erken Janr (Genre) örnekler diyebiliriz. Bu resimlerde mekanın da ayrıntıları ve izleyicide uyandırdığı etkiler son derece önemlidir.

15. yüzyılda Almanya’da, meister (usta) kavramının çok büyük yeri vardır. Meryem veya kutsal din adamlarının resimlerini yapan ustalar belirmiştir. Köln Resim Okulu çok önemlidir. Bu okulun değerli isimlerinden biri; Stephan Lochner’dir. Onun Köln’deki işlerinden, “Üç Kralın Altarı” ve “Katedral Resimleri” çok tanınırlar ve bugün Köln Katedrali’nde bulunurlar. Alman Rönesans’ın en dikkat çekici resimsel türü, baskı resimdir. Baskı ressamlarının yaptıkları, kitap resmi veya pano resimlerde kullanılmıştır. Rönesans’ın bu yöndeki en değerli ismi, Albrecht Dürer’dir. Sanatçının baskıları ahşap ve metal baskı olarak karşımıza çıkar. Konu olarak dönem içindeki protestan ve Katolik savaşını kendince resimleyen Dürer, Apokalipsi İllüstrasyonları’nı meydana getirmiştir. Bu yönde bir başka sanatçı da Martin Schongauer’dir.


üye girişi  
   
SÖZLER  
  Resim yüzey üzerine çizilen değil,yüzey üzerinde görme becerisidir.  
site  
  antropolog.tr.gg (TIKLA)  
ADKJGK  
  DPD  
SAS  
  J  
Bugün 5 ziyaretçikişi burdaydı!
ANA SAYFA resimart.tr.gg (TIKLA) antropolog.tr.gg (TIKLA) Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol